Göynük Tarihçesi

Bolu yöresine ilk yerleşenlerin Bebrikler olduğu sanılmaktadır. Bebrikya adıyla anıldığı sanılan bu yöreye M.Ö. 8.yüzyıldan sonra batıdan gelen Bithynialılar yerleşmiştir. Bithynia olarak adlandırılan bu topraklardaki başlıca yerleşim yerleri Kienos (daha sonra Prusias, bugün Konuralp) ile Bithynion (bugünkü Bolu)’du. İskender’in ölümünü izleyen dönemde Bolu yöresinde bağımsız Bithynia Krallığı kurulmuştur. Roma Askeri yolunun “Dadastan” adı ile bilinen şimdiki Göynük’ten geçtiği tarih kitaplarında ifade edilmektedir. Göynük’ün bilinen en eski adı “Koinon Gallicanon”’dur. İlçe Türk beyliklerinin, Bizans, Roma ve Osmanlı medeniyetlerinin yerleşim bölgesindedir. İlçenin Susuz, Kilciler, Narzanlar, Boyacılar köylerinde ve bu köylerin civarlarında Bizans devrine ait yazılı eserler bulunmuştur. Ayrıca Kilciler Köyü’nde bir de kilise kalıntısı bulunmaktadır. Beldede günümüze kadar ayakta kalabilmiş tarihî eserler ve yapılar mevcuttur.

İlçemiz Göynük :

Anadolu`ya ilk yerleşenlerin “Proto-Hitit”ler olduğu kabul edilmektedir. Proto-Hititler, tahminen M.Ö. 5000 yıllarından itibaren Orta Anadolu`ya gelmeye başlamışlardı. Anadolu`nun bu ilk ahalisinin “Turanî” oldukları yapılan araştırmalardan anlaşılmıştır.

M.Ö. 1200 yıllarında Balkanlardan Anadolu`ya “Trag-Frik” akını olmuş, Frigler Hititlerin devletini yıkmıştır. Hititlerin yıkılmasından sonra Anadolu`nun kuzey batısında (Eskişehir-Kütahya-Afyon civarlarında) Frigya Devleti kurulmuştur. (M.Ö. 1200-620). Frigler doğuya doğru ilerlerken Bitinya`yı almışlardır. ( Sakarya nehri, Bartın çayı arasında kalan Bolu ve civarına Bitinya denilmektedir.

Friglere ait en eski yazılı belge 1966 yılında Göynük`ün Soğukçam (Germenos) köyünde bulunmuştur. Soğukçam köyünün ve türbeönü kayasının bulunduğu çevre esas kısmıyla Asar Tepe`de bulunan bir Frig yerleşim yerini belirler. Burası Frigya`nın kuzey sınırı bölgesinde, kuzeyden gelecek tehlikeyi önleyecek bir kale mahiyetindedir.

Bölge Bitinya ile Frigya arasında bir geçiş sahası teşkil etmekte olup, daha sonraki çağda da her iki bölge özelliklerini gösteren eserlere rastlanmakta olup, burada iki bölge karakteristiği birbirine karışmaktadır.

Friglerden sonra üstünlük “Lidya”ya geçince “Bitinya ve Bitinya şehirleri” de Lidya`ya bağlandı (M.Ö. 620). Lidya Devleti M.Ö. 546 yılında İranlılarla yapılan savaşın sonunda yıkılınca hakimiyet Perslerin eline geçti. İran idaresi Anadolu`da 213 yıl sürmüştür. Makedonyalı İskenderin Asya seferi ile Anadolu`daki Pers hakimiyeti sona ermiştir.

M.Ö. 279 ve M.Ö. 74 yılları arasında Bitinya Krallığı hüküm sürmüştür. M.Ö. 188 senesinden sonra Anadolu Romalıların eline geçmişti. Romalılar Anadolu`da dolaylı (endirek) bir hegemonya kurdular. M.Ö. 74 yılında Bitinya Krallığı miras olarak Romalılara geçti.

Göynük`te Himmetoğlu köyü hudutlarında Çatak Hamamı diye bilinen şu anda dahi hamam olarak kullanılabilen Romalılara ait hamam kalıntıları mevcuttur.

Sakarya`dan geçerek bir üçgen şekli gösteren “Roma Askeri” yolu Dadastan`dan geçerdi ki, Dadastan`ın bu günkü Göynük şehri olması muhtemeldir. Göynük`ün en eski adı “Koinon Gallicanan”dır, diyenlerde vardır.

M.S. 395`te Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldığı zaman Bitinya Doğu Roma`nın yani Bizansın hissesine düşmüştür.

Bizanslılar döneminde Anadolu arazisi Thema denen bir takım bölgelere ayrılmıştı. Bitinya`da ortaya çıkan Themalar; Opsikion, Optimatum ve Bukellarion olup, hepsi askeri karakter taşıyordu. Selçukluların tarih sahnesine çıkmasıyla Bizanslılar kale yapımına önem verdiler. Türk baskısı arttıkça Dadastana kalesini de diğer kaleleri gibi uyanık tuttukları kaydedilmektedir.

1200 yılların sonlarına doğru Bizans yönetimi iç mücadelelerle iyice zayıflamış, imparatorların hiçbir kuvvet ve nüfuzu kalmamıştı. Kent ve kasabalar Tekfur denilen yarı bağımsız derebeylerin eline geçmişti. Göynük ilçesinde Bizanslılar dönemine dönemine ait kalıntılara Susuz, Kilciler, Boyacılar, Kayabaşı, Narzanlar köyleri gibi bir çok köyde rastlanmakatadır.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra 4-5 yıl gibi kısa bir zamanda bütün Anadolu gibi Bolu bölgesini de Bizanslıların elinden alan Kutalmışoğlu Süleyman Bey olmuştur. Anadolu bir asır kadar beylikler halinde idare edilmişti. Anadolu Selçuklu Devletini oluşturan 19 beylikten biri olan İznik Beyliği Bitinya`yı da içine alıyordu.

Ancak 1096`da haçlı seferlerinin başlamasıyla uzun yıllar Türk-Bizans savaşları yaşandı. Her iki tarafın uç kuvvetleri arasında ileri geri taşmalar olduysa da genellikle Denizli-Kütahya-Eskişehir-Bolu dolayları her iki taraf için sınır oldu. 1243 Kösedağ savaşından sonra Moğollar Anadolu`ya hakim oldular, Selçuklulara bağlı uç beyleri de İlhanilere vergi vermek suretiyle kendi varlıklarının devamını sağlamaya çalıştılar. Bu beyliklerden biri de Göynük beyliğidir. Bazı kaynaklarda Umurbey beyliği diye de geçmektedir. (Göynük ilçesine bağlı Umurlar köyü mevcuttur.) Kaynaklar Göynük Emiri Cakü beyin emrinde üç bin atlı olduğunu kaydetmekte sonraki yıllarda Umurbey diye kayıtlara rastlanmaktadır. Ancak bazı kalelerinde tekfurlar elinde olduğu rivayet edilir.

Gazi süleyman pasa hamamı ömersikkin türbesi pembe köşk
Göynük`te ilk Osmanlı akınları 1292 de görüldü. Ertuğrul`un yakın dostu Samsa Çavuş ve Sülemiş Mudurnu yaylasında Hıristiyan Müslüman yakınlaşmasını sağlamıştı. Köse Mihal`in yol göstericiliği ile Sakarya suyunu geçen Osman Gazi, Samsa Çavuş`la buluştu. Göynük, Taraklı ve Mudurnu kalelerini içine alan hücumda büyük başarı sağlandı.

Nihayet Osman Gazi`nin son dönemlerinde 1323 yılında Göynük ve civarı fethedilerek Osmanlı toprağı olmuştur.

Ohan Gazi devrinde 1333 yılında Geyve, Göynük, Mudurnu üzerinden Bolu`ya gelen İbn-i Batuta, bu havaliyi yalnız Türkmenlerle meskûn görmekle kalkmıyor. Aynı zamanda hemen uğradığı şehir ve kasabada “Ahi” zaviyelerinde konakladığını belirtiyor.

Muhtemelen bir otorite boşluğundan sonra 1330 lu yıllarda Orhan Gazi`nin oğlu Gazi Süleyman Paşa Taraklı, Mudurnu, Göynük civarına gelmiş ve hakimiyeti yeniden tesis etmiştir. Aşıkpaşazade`nin ifadesiyle;

“Süleyman Paşa dahi o kadar adalet gösterdi ki, bütün o memleketlerin halkı derler ki, Ne olur? Eski zamanlardan beri bunlar bize beğ olaydılar! Çok köyler bu Türk kavmini gördüler. Müslüman oldular. O memlekette ne kadar mülkler vardır ki hepsi Süleyman Paşa`nın verdiği kadar üzerine durur”.

Göynük`te Gazi Süleyman Paşa`nın yaptırdığı Camii ve Hamam halen mevcut olup, hizmet vermektedir.

Evliya Çelebi`de Göynük`e yaptığı seyahatte “8 mahallesi 2000 kadar evi vardır, ahalisi tamamen Türk`tür. 20 Sıbyan mektebi varsa da medrese yoktur” demektedir. Ayrıca Gazi Süleyman Paşa tarafından Camii ve Hamamın yapılışını hikaye etmektedir.

İdare bakımından Osmanlı döneminde Bolu 6 devir geçirmiştir. Bu devirler ve Göynük`ün bu devirlerdeki durumuna bakmak yararlı olacaktır.

İLK MUTASARRIFLIK DEVRİ (1324-1692)

Bolu, Sancak Beyliği şeklinde Anadolu Eyaletine bağlıydı. Anadolu Eyaleti başşehri Kütahya idi. Göynük Bolu sancağına bağlı bir kazadır. Evliya Çelebi`nin anlatımıyla;
“Bolu sancağı hâkinde olup yüz elli akçelik kazadır. Kethude yeri ve kethüda Serdarı vardır”.

VOYVODALIK DEVRİ (1692-1811)

Bolu Sancaklıktan Voyvodalığa (Voyvoda=Beylerbeyi veya mutasarrıfların kazaya gönderdikleri memur) indirildi. 119 yıl Voyvodalıkla idare edildi.

İKİNCİ MUTASARRIFLIK DEVRİ (1811-1864)

Voyvodalık 2. Mahmut`un emri ile kalkınca (1811) yerine Bolu Sancağı ile Viranşehir Sancağı birleştirilerek, Mutasarrıflık kurulmuş ve Kastamonu Eyaletine bağlanmıştır. Bolu Livası (Sancağı) içindeki 19 kazadan biri Göynük, namı diğer Torbalıdır. (1857 Salnamesine göre).

Bu dönemde Göynük`te Selman (Süleyman) Ağa derebeyliği yapmıştır. Bu dönemdeki derebeyleri halka çok zulüm yapıyordu. Bolu Mutasarrıflarına kıymetli hediyeler vermek suretiyle ihtiyatkarane hareket eden Göynüklü Selman ağa ise (diğerlerine göre) yumuşak davranıyordu. Mamafih ara sıra muhteşem konağının karşısındaki “kanlı cevize” adam astırırdı. Göynük`ün Narzanlar köyünde namına iki çeşme yaptırmıştır.

ÜÇÜNCÜ MUTASARRIFLIK DEVRİ (1864-1908)

1864 Teşkil-i Vilayet Nizamnamesi ile eski eyalet sistemi yerine “Vilayet” sistemi kabul edildi. Kastamonu Vilayeti Bolu Sancağının kazalarından biri Göynük (Torbalı)dır. 1866 yıl Kastamonu Vilayet Salnamesinde Bolu Sancağı kaza sayısı 17, 1868 yılı Salnamesinde 31 iken, 1869 yılı salnamesi kaza sayısını beşe (Bolu, Ereğli, Bartın, Gerede, Göynük) indirmiş, bu 1873 yılı salnamesine kadar devam etmiştir. 1874 ve 1875 yılı salnamelerinde kaza sayısı 6 iken, 1876 ve 1877 yılı salnameleri kaza sayısını 5 olarak telaffuz etmektedir.

Bu dönemde Göynük kaza olmayı devamlı olarak sürdürmüş olup, Düzce-Akçakoca birleşik nahiyesi olarak Konrapa 5 yıl kadar Göynük kazasına bağlı kalmış, yine Mudurnu ve Mihalgazi nahiye olarak yaklaşık olarak 15 yıl kadar Göynük kazasına bağlı olmuşlardır.

1871 Kastamonu Salnamesinin 85. sayfasında Göynük`ün nüfusu 26.108 dir. 1877 yılı salnamesinde 6 kazanın beşinde rüştiye mektebi bulunduğu yazılı olup, Göynük Rüştiye Mektebinin 35 öğrencisi olduğu belirtilmektedir.

1889-1890 yıllarında Göynük Kaymakamı Kâmi Efendi tarafından şimdi kullanılan Hükümet Konağı yaptırılmıştır. (Kapı kitabesinden öğrenilmektedir.)

Vital Cuinet`ye göre göre 2. Abdülhamit devrinde Göynük ilçesinin köy sayısı 119, nüfusu18.575`dir.

DÖRDÜNCÜ MUTASARRIFLIK DEVRİ (1908-1923)

1908`DE Bolu Mutasarrıflığı müstakil hale gelmiştir. 1916 Bolu İl Yıllığında Bolu`nun kazaları Devrek, Düzce, Gerede, Göynük, Mudurnu ve Zonguldak`tır. Göynük Kaymakamı Mustafa Hulusi, nüfusu 18879`dur.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE GÖYNÜK

10 Ekim 1923`de Bolu Mutasarrıflık dönemini kapattı, Vilayet oldu, Bolu Vilayetinin kazaları Düzce Gerede, Mudurnu ve Göynük`tür . Cumhuriyet döneminde , 1923`ten 1977 yılına kadar göynük`te 46 kaymakam görev yapmıştır.

Göynük Milli Mücadeleye büyük destek vermiş olup, bu desteğini anıtlaştırmıştır. 1922 yılında Kaymakam Hurşit Beyin önderliğinde Sakarya Zaferinin anısına İlçeye hakim bir tepeye Zafer Kulesi yapılmıştır. Bu kule onarımlardan geçmiş, saat kulesi olarak kullanılmış olup, hala ilçeye nostaljik ve büyüleyici bir güzellik sunmaktadır.

 

Please follow and like us:
error20
fb-share-icon0
Tweet 20
fb-share-icon20
Genelde 1.121 , Bugün 1 defa okunmuştur